ABDEST VE GUSÜL FETVALARI
Soru 1- Abdestli olup olmadığını unutan veya şüphe eden bir kimse ne yapmalıdır? Bir kimse abdest aldığından emin olduğu hâlde, abdestini bozup bozmadığı konusunda şüpheye düşerse, o kimse abdestli sayılır. Öte yandan abdestini bozduğunu bildiği hâlde, sonradan abdest alıp almadığından şüphe eden kimse ise abdestsiz sayılır. Çünkü kesin olarak bilinen bir şey şüphe ile ortadan kalkmaz.
Soru 2- Âdet, lohusalık veya cünüplük hallerinde vücut temizliği yapmanın, tırnak kesmenin ya da saç kestirmenin sakıncası var mıdır? Bazı kaynaklarda cünüplük, lohusalık ve hayız hallerinde gusletmeden saç ve tırnakları kesmenin, koltuk ve kasık temizlemenin tenzihen mekruh olduğu değerlendirilmesi yapılmıştır. Ancak bu konuda sağlam bir delil bulunmamaktadır. Nitekim diğer bazı kaynaklarda, yapılan bu değerlendirmenin uygun olmadığı da ifade edilmiştir. Bu sebeple cünüp, lohusa ve hayız halinde olanların gusletmeden saç ve tırnaklarını kesmesinde; koltuk ve kasık temizliği yapmasında bir sakınca yoktur.
Soru 3- Hanefî mezhebine mensup bir kimsenin bir yeri kanarsa abdest konusunda Şafii mezhebini taklit edebilir mi? Herhangi bir yeri kanayan Hanefî mezhebine mensup bir kişinin, abdest almada zorluk yaşama, cuma, cenaze ve bayram namazlarına yetişememe gibi endişelerle şafi mezhebini taklit etmesinde bir sakınca yoktur. Zira mezhepler arasında ihtilaf olan konularda, belli bir mezhebe bağlı kalmak zorunlu olmayıp, mazerete binaen başka bir mezhebin görüşü ile de amel edilebilir.
Soru 4- Çizme veya bot üzerine mesh caiz midir? Ayakları âşık kemikleri ile birlikte mest gibi örten bot, çizme, potin vb. giyecekler de mest hükmündedir. Bu itibarla bir kimse, abdestli olarak giymiş olduğu çizme veya botların üzerine mesh edebilir ve bunları çıkarmadan namaz kılabilir. Ancak botun veya çizmenin üzerinde ya da altında namaza engel bir pislik varsa bunu temizlemesi gerekir.
Soru 5- Abdestli iken mestlerin çıkarılıp giyilmesi abdesti bozar mı? Abdestte ayaklarını yıkadıktan sonra mestlerini giyen kimsenin, bu abdesti devam ettiği sürece mestleri çıkarıp giymesiyle abdesti bozulmaz. Mestlerin üzerine mesh etmek suretiyle abdestini tamamladığı durumlarda ise; daha sonra mestlerini çıkaracak olursa, meshi bozulur. Sadece ayaklarını yıkayıp mestlerini giymesiyle abdest devam eder.
Soru 6- Gusül veya abdest esnasında vesveseye düşen kişi ne yapmalıdır? Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu hâlidir. Bu, çoğu kere abdest ve guslün alınıp alınmadığı, tam olup olmadığı ya da bozulup bozulmadığı şüphesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gusül veya abdest alan kişinin vesvese sebebiyle gusül ve abdestini tekrarlamasına gerek yoktur. Kişi bu tür vesveselere itibar etmemeli, içine doğan şüphe ve tereddüt hâllerinin asılsız olduğunu bilmelidir.
Soru 7- Guslederken suyun küpe deliklerine ulaşması şart mıdır? Yıkanmasında güçlük ve zahmet olan göz, kapanmış küpe deliği gibi yerleri yıkamak farz değildir. Gusül esnasında, küpelerin ve dar olan yüzüğün oynatılması gerekir. Bu konuda vesveseye kapılarak aşırıya gitmeye gerek yoktur, küpe deliklerinin ovuşturulması guslün geçerli olması için yeterlidir.
Soru 8- Abdest suyunun elbiseye sıçramasının sakıncası var mıdır? Abdest ve gusülde kullanılmış sulara “kullanılmış su” denir. Kullanılmış su, hükmî kirliliği (hades) giderme özelliğini yitirmiş olsa bile, necis sayılmaz. Bu sebeple bu tür sular değdiği yeri kirletmiş olmaz.
Soru 9- Cünüp olarak uyumak, yemek ve içmekte bir sakınca var mıdır? Cünüp olan bir kimse, namaz kılmak ve Kuran okumak gibi ibadetleri ve taatleri yerine getiremez. Dolayısıyla, ibadetlerini yapmaya engel olan bu durumdan ilk fırsatta guslederek kurtulmaya çalışmalıdır. Ancak gusletmesi gereken bir kimse ihtiyaç hâlinde, herhangi bir namazın geçmesine sebebiyet vermemek kaydıyla, avret mahallinin temizliğini yaptıktan sonra abdest alarak ya da sadece el ve ağzını yıkayarak uyuyabilir, yiyip içebilir ve başka işlerle meşgul olabilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), cünüp olmakla müminin necis (maddeten pis) olmayacağını ifade etmiştir. (Buhari) Fakat cünüp birinin namazını kaçıracak şekilde yıkanmayı geciktirmesi haram, elini ağzını yıkamadan yiyip içmesi ise mekruh görülmüştür. Bu itibarla zorunlu bir durum olmadıkça insan hemen boy abdesti almalı ve bir an önce yıkanıp temizlenmelidir.
Soru 10- Abdest alırken belli duaları okumak şart mıdır? Bazı kaynaklarda abdest alırken her organın yıkanması sırasında ayrı ayrı okunacak dualara yer verilir. Fakat sahih rivayetlere göre Hz. Peygamber (s.a.s.), abdest alırken özel bir dua yapmamıştır. Dolayısıyla güzel anlamlar içeriyor olsa da, abdest sırasında bu duaların okunması şart değildir. Bununla birlikte okumasında da bir sakınca yoktur. Sahih rivayetlere göre Hz. Peygamber abdestin bitiminde, “Ben şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Allah’ım! Beni tövbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle” duasını okuyan kimse için cennetin sekiz kapısının açılacağını ve dilediği kapıdan içeri girmesine izin verileceğini müjdelemiştir.
Soru 11- Diş etinde kanama meydana gelen kişinin abdesti bozulur mu? Hanefîlere göre bedendeki bir yaradan çıkıp yaranın dışına akan kan abdesti bozar. Diş etinden çıkan kan ise karıştığı tükürüğün yarısı veya daha fazlası kadar olduğunda abdesti bozar. Şafiilere göre ise abdest, sadece ön ve arkadan çıkan şeylerle bozulur. Bunların dışındaki yerlerden gelen sıvılar abdesti bozmaz. Dolayısıyla diş eti kanamasıyla abdest bozulmaz.
Soru 12- Karşı cinse dokunmak abdesti bozar mı? Bir erkeğin yabancı bir kadına dokunması, günah olmakla beraber, Hanefî mezhebine göre bu durumda erkeğin de kadının da abdesti bozulmaz. Şafii mezhebine göre ise, bir kişi karşı cinsten olan ve kendisiyle arasında dinen evlenme engeli bulunmayan bir kimseye arada bir engel olmaksızın dokunursa, her ikisinin de abdesti bozulur. Ancak karşı cinsin saç veya tırnağına dokunmakla abdest bozulmaz.
Soru 13- Abdest esnasında veya sonunda abdest azalarından birini yıkayıp yıkamadığından şüphe eden ne yapmalıdır? Bu kişi şüpheci ve vesveseli bir kişi ise yıkamaz; kendinden emin bir kişi ise, sadece o azasını yıkar.
Soru 14- Gusül yaparken, abdesti bozacak bir durum olursa, gusül câiz midir? Gusül abdesti alırken kişinin bir yeri kanarsa veya küçük abdestini bozacak herhangi bir şey meydana gelirse; gusül abdestine devam eder, guslünü tamamlar. Guslü sahih olur, ancak onunla namaz kılamaz. Namaz kılmak için yeniden abdest alması gerekir.
Soru 15- Emzirmek, annenin abdestini bozar mı? Bozmaz.
Soru 16- Gözdeki lens abdeste ve gusle engel midir? Gusülde ve abdestte gözün iç kısmını yıkamak farz değildir. Zira gözlerin iç kısmını yıkamakta meşakkat vardır. Ayrıca bu durum gözlere zarar da verebilir. Dolayısıyla gözdeki lens, gusle ve abdeste engel değildir.
Soru 17- Boya, oje, ruj ve jöle gibi maddeler abdest ve gusle engel olur mu? Gusül veya abdest alırken, yıkanması gereken organların kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması gerekir. Aksi hâlde gusül veya abdest geçerli olmaz. Dolayısıyla, gusledecek veya abdest alacak kimsenin bedeninde veya abdest organlarında suyun deriye ulaşmasına engel olacak bir madde bulunmamalıdır. Ancak mesleğini icra ederken tırnaklarına boya yapışan boyacı, tırnaklarının arasına çamur girip de çıkartamayan çiftçi ve benzeri meslek sahipleri bundan müstesnadır. Bu kimseler için cilde yapışan ve tırnak aralarında kalan hamur, mum, zamk, boya vb. şeyler abdest ve gusle engel olmaz. Fakat isteğe bağlı olarak vücuda sürülen ya da yapıştırılan oje, ruj, geçici dövme ve takma tırnak gibi maddeler bu ruhsatın dışındadır. Böyle maddeler suyun bedenle temasına engel olurlarsa, abdest ve gusle de engel olurlar. Bunların, abdest veya gusülden önce giderilmesi gerekir. Saça sürülen jöle ise, bir tabaka oluşturmadığından abdest ve gusle engel olmaz.
Soru 18- Özür hâli ne demektir ve özür sahibi kimse ne zaman abdest alır? Sürekli burun kanaması, idrarını tutamama, yellenme, yaranın sürekli kanaması gibi durumlar özür grubundadır. Böyle kimselere de özür sahibi denir Özür sahibi kimse Hanefî mezhebine göre her namaz vakti için abdest alır. Abdest aldığında farz, vacip, sünnet, kaza namazı, cuma ve bayram namazı kılabilir. Kâbe’yi tavaf edebilir, Kuran’ı tutabilir ve okuyabilir. Ancak özür sahibinin abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla her namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
Soru 19- Abdestin sadece farzlarıyla yetinildiğinde abdest geçerli olur mu? Bir Müslümanın, yerine getirmekle yükümlü olduğu herhangi bir ibadetin sorumluluğundan kurtulması için o ibadetin farzlarını ve vaciplerini yerine getirmesi yeterlidir. O ibadetin sünnetleri, elde edilecek sevabın arttırılmasına vesile olur, terk edilmeleri hâlinde ise bir sorumluluk doğurmaz. Ancak abdest alırken sünnetleri kasten terk etmek mekruhtur.
Soru 20- İdrar yapan bir kimse belli bir süre geçmeden hemen abdest alabilir mi? İdrar yaptıktan sonra, şahsa, şartlara ve hatta yaşa bağlı olarak az veya çok sızıntı gelebilir. Bu sızıntıların tamamen kesilmesi için bir süre beklemek uygun olur. Bu beklemeye istibrâ denir. İstibrâ, yürümek, öksürmek, hareket etmek vb. yollarla yapılabilir. Küçük abdestini bozduktan sonra istibrâ yapmadan abdest alan kişiden abdestten sonra akıntı gelirse abdesti bozulur ve yeniden abdest alması gerekir. Ayrıca temizlik iyi yapılmadığı
takdirde geriye kalan idrar sızıntısı elbiseye bulaşacak ve belli bir orana ulaşacak olursa (avuç ayası kadar bir alanı kaplaması) namazın sıhhatine engel olur. İdrar yaptıktan sonra sızıntısı olmayan kişilerin, beklemeden hemen abdest almalarında bir sakınca yoktur. İstibrâ ve temizlik konusunda gerekli hassasiyeti gösteren kişinin, yersiz düşünce ve vesveseye itibar etmemesi gerekir.
(Yararlanılan Kaynak: DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Fetvaları)
Derleyen: Bahtiyar Budak ( Emekli Edebiyat Öğretmeni )